Sinop Gazi Mesire Yeri’ndeyim…
Gençlikle ilgili duygularımın ve taşkınlıklarımın yok olabileceği huzurlu bir ortam izlenimini veren hoş bir yer burası.
Ama maalesef ki gerçekler, ne deniz kadar mavi ne de ağaçlar kadar yeşil…
Kıyıda iki yunus balığı ölüsü var. En fazla 15 günlük leşler bunlar.
Bir yunus balığı görmek hoş bir şey ama onların ölüleri ile karşılaşmak o kadar da iç açıcı değil.
Güzel Karadeniz sahillerimizin açıklarında atık dolu varillerin varlığı bir gerçek ki bunların burada bulunan varlıkları etkilediği de işte acı ama kapkara bir şekilde ortada.
Ve tam karşımda hayatın bir resmi de çiziliyor…
Üç beş martı, ölü yunusun başında kavga ediyor, bir iki parça koparıp havalanıyor ve ölü yunusçuk hiçbir şey yapamıyor.
Hayat da öyle değil mi zaten!
Zekan ve güzelliğine herkes hayran olur, peşinden koşar, sana eşlik eder.
Ama ne zaman düşersin, işte o zaman gerçek dünya seni ayakları altında ezmeye başlar.
Herkesin hesabı koparacağı bir parçadır.
O anda kimse senin yokoluş sebebini araştırmaz.
"Neden böyle oldu?" demez.
Ve belki de bu vahşilikle kendi sonlarını da hazırlarlar…
Tıpkı kimyasal atıklar nedeniyle kıyıya vurmuş ölü yunusları yiyen martıları bekleyen son gibi.
Onlar da bu vurdumduymazlıkla bir yerlerde yokolup giderler…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi Paylaştığınız İçin Teşekkürler...