O Oda Kapısının Arkasında Biri Var...

Her gün gelip geçtiğin koridorda, o koridordaki odalardan birinin kapısının arkasında biri var...

Kapının hemen ardına çökmüş, başını ellerinin arasına almış, sessizce ama hıçkırarak ağlıyor. 'Koskoca adam ağlar mı?' demiyor, ağlıyor. İçi dolmuş taşmış, ama boğazı düğümlü. Haykıramadıkça hıçkırıyor, içi gözlerinden akıyor ince ince...

'Neden ben?' diye soruları anlamsızlaşalı aylar yıllar olmuş, sormuyor artık böyle şeyler. Nedeni yok çünkü pek çok şeyin biliyor, 'Sebebi bu olmalı!' dediklerinin hepsi kendini aldatmanın farklı yolları. Hayatın nedeni yok, nedensizce üzer ve acı çektirir, ara sıra da nedensizce mutlu eder. Ve biz hepsinin sebebi kendimiz sanarız, oysa nedensizdir hepsi...

"Hayatı koskoca bir şaka olarak kabul etmek lazım belki de... Çünkü ciddiye alınca çok can sıkıcı olabiliyor..." demişti o adam daha geçen gün... O da farkında hayatı fazla ciddiye aldığının ve bu kadar ciddiye almaması gerektiğinin. Herkes ne derse desin, bu kadar ciddiye almamak lazım hayatı. Yoksa gerçekten adamın canını çok sıkıyor...

'Tutunamayanlar'ı okurken kendini buluyor Selim Işık'ta... O nedenle ki; bir haftada koca koca kitapları okuyup bitiren adam, satır satır, harf harf anlamak için Selim'i, işi ağırdan alıyor. Sanki kitap bittiğinde o da bitecekmiş gibi... Her kelime, her cümle aklında yeniden şekilleniyor ve biraz da buluyor kendini Selim'de... Aman sonu Selim gibi olmasın da...

i don't need no arms around me
and i dont need no drugs to calm me.
i have seen the writing on the wall.
don't think i need anything at all.
no! don't think i'll need anything at all.
all in all it was all just bricks in the wall.
all in all you were all just bricks in the wall.
Kapının ardındaki o adam, oraya çökmeden önce yatağında oturuyor. 'Ne yapmalı?' diyor kendi kendine. Eli telefona gidiyor, önce yaşıtı bir arkadaşını aramak geliyor aklına, sonra kardeşini. Arkadaşı mı, kardeşi mi? Arkadaşını şimdi sıkmak istemiyor, ama ona bir ara yazacak uzun uzun. Aklında bir şeyler var, paylaşacak kendisiyle. Ya da vazgeçecek, kimbilir... Kardeşini de arayıp meraklandırmak istemiyor, gerçi arasa açar mı ki? Çok yoğun o, gece gündüz nöbette. Hiç bitmeyen nöbetleri var kardeşinin...

Sonra ayağa kalkıyor, masasına geçiyor... Eline 'Tutanamayanlar'ı alıyor, bu sefer Selim'i okumak için değil ama. Geçen haftaki bir görüşme sonrası, kitabın arasına sıkıştırdığı kağıdı almak için. Kağıtta iki kişinin eposta adresi var, biri psikiyatrist, diğeri danışman. Adresler bir reçeteye yazılmış, üzerinde isim olmayan boş bir reçeteye, bir açık çek gibi, ama kime belli değil...

Geçen haftaki görüşme... Bir yazı yazdı bu adam, ağlatsın diye yazmadı ama kimilerini ağlattı... Görüştüler bu adamla... Ondan bir çok şey istediler, ama bir tanesini yapamazdı. Yapamadı da... Kabul etmedi o bir isteği. Ama hala aklında o istek. Aklında olan binlercesinin yanında yerini aldı bu da... Ama yapamazdı, yaparsa kaybederdi bir şeyler kendinden...

Adam o reçeteye baktı, evirdi çevirdi bir daha baktı. Sonra tekrar 'Tutunamayanlar'ın arasına koydu. Elleri titredi, ayağa kalktı. Odada bir ileri bir geri yürüdü. Sonra bir daha... Ve kapının ardına geldi... Derin bir nefes aldı...

Ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı... Kimse görmesin kendini o halde diye kapıyı kitlemek geçti aklından bir an, ama sonra ondan da vazgeçti... Kimse yoktu ki kapının ardında... O adam orada ağlarken, sessizdi koridor, sessizdi duvarlar, sessizdi oda... Bir tek o vardı...

Aklından düşünceler aktı geçti, yetişemedi hızlarına. Yetişmek de istemedi esasında, yetişse ne olacaktı ki... Sonra 'O kadar da zor değilmiş!' dedi, aklından hiç çıkmayan şeyi düşünerek... Demek ki tam da bu anlarda, karar veriyor insan devam etmeye ya da çekip gitmeye... Bir ürperti geçti üstünden tam da o anda, üşüdü, sonra da bir titreme hali...

'Yazmalıyım!' dedi bunları... 'Kimse ile paylaşamazken döküvermeliyim ortalık yere her şeyi...' Ve yazdı...

O oda kapısının arkasında biri var... dedi ve yazdı...
O oda kapısının arkasındaki biri ve diğerleri için yazdı...
O oda kapısının arkasındaki diğerleri ile birlikte yazdı...
Ve ağladı... Diğerleriyle birlikte...

2 yorum

  1. Yanıtlar
    1. - Who was he?
      - He was Edmond Dantes. And he was my father, and my mother. My brother. My friend. He was you, and me. He was all of us. (V for Vendetta)

      Sil

Düşüncelerinizi Paylaştığınız İçin Teşekkürler...