İyi Ki Varsın Kilyos...

Yazacak konular ararken hiçbir şey bulamadığımı ve üretemediğimi fark ederken kederlice, yüreğimin beni Kilyos’a götürdüğünü fark ettim. "Niye olmasın ki?" dedim sonra; nasılsa bu yıl da hazırlık okuyacak olanlar olacak, advanceler, intler, p(i)reler ve begaynır kelimeleri havada uçuşacak bol bol. Her yıl değişerek ve gelişip yenilenerek yinelenecek aynı sahneler ve de diyaloglar. Ve hepsinin büyük tek görkemli sahnesi: Kilyos Sarıtepe Kampüsü

Öncelikle Sarıtepe Kampüsü'nü anlatmak istiyorum. Güney Kampüs'e bilmem kaç kilometre uzakta*, İETT ile 1-1.5 saatte varabildiğiniz, dağ başı olan bir yer (Annemin beni kilyosa bıraktığı günün gecesinde telefonda ağlayarak böyle söylemişti, doğru da demiş!)

Büyük umutlarla ve hedeflerle geliyorsunuz Boğaziçi Üniversitesi'ne, pardon Kilyos'a. Öncelikle eksik yanları çarpacak gözünüze, çünkü kolay olan yol bu. İstanbul, Bebek, gece hayatı ve diskolar beklerken hakikaten dağ başı olan bir yerde bulacaksınız kendinizi! İki yurt, bir eğitim binası, kantin ve yakınlardaki meyhaneden başka kolaylıkla ulaşım yapabileceğiniz bir yer yok. Denize sıfır çok güzel, ama denizi de Karadeniz olunca size huzurdan fazla fırtına sunmakta. Sesleri hala kulağımda.

Ulaşımı çok kötü diye yakınırken, önceki durumunu öğrenince şükretmiştim! Tek bilet parası veriyoruz ve 2.5 saatte bir kalkıyor otobüsler. Bu yıl daha da düzelebilir (öyle umuyorum), sonradan yadırgamıyorsunuz bu durumu. Bunun kaynaşma için gerekli olduğunu bile düşünmeye başlıyorsunuz. Çünkü bir çok dostluğunuz bu otobüs yolculuklarında başlıyor.

Nerelisin, şuradan mı buradan mı, bölümün ne, hangi yurttasın, kimin öğrencisisin felan derken muhabbet İstanbul'a gelene kadar koyulaşıyor. Ee bir saat sürünce yolculuğunuz, "Ayy ben konuşmam utanırım, olur mu öyle şey soğuk biriyim ben..." derken bile kendinizi kaptırıp gidiyorsunuz.

Yurtlar hakkında da aklınızda çok soru işareti vardır eminim. Yurtların karma olması büyük çoğunlukta olduğu gibi benim de aklımda "Ne nasıl yani yaa!" durumu oluşturmuştu. Ailemin de kaygıları eklenince buna, yaşayamam ben orda moduna geçmiştim ki gerçeklerin hiç de öyle olmadığını gördüm.

1.Kilyos Yurdu'ndaysanız rastgele erkeklerle karşılaşma olanağınız sıfır (örneğin ben karşı odamdakileri tanımıyorum). 2.Kilyos Yurdu'nda durumlar nasıldır bilemem, ama ordaki arkadaşlarım da yerlerinden pek memnundular.

Birincisinin avantajı, mutfağı ve banyosu odanıza ait. Yani mutfağı ayrı bir yer olarak kullanmanız, yemek yaparak sosyalleşmeniz pek mümkün (ayrıca kızlar sakın mutfağa atlamayın, erkekler bizden daha iyi biliyor yemek yapmayı). İkinicisinin avantajı ise, daha arkadaş canlısı olması; çat kapı odanıza biri gelebiliyor ve neredeyse tüm koridorla arkadaş olabiliyorsunuz. (bu yıl o tipte bir yurtta kalmayı büyük bir özlemle bekledim ve olacak da inşallah)

Nasıl diyeyim, Kilyos sizi alkol veya sigaraya yakınlaştırabilir. Aileden uzaktasın (genel kesim için ilk defa), özgürsün ve gecenin bilmem kaçında istediğini yapabilirsin, yani tek kendinden sorumlusun! Bu iyiye de yöneltebilir, seni kötüye de. Kimi arkadaşlarım tamamen kitaba ve filme sardı, kimisi gece hayatına aktı doğrudan, kimisiyse K-109*** gibi kart oyunlarına merak sardı :D

Tabii bu arada dersleri de unutmamak lazım! Sonra Yaz Okulu'nda beklediğiniz notu bulamayıp son umutlarınızı Eylül'e taşıyabiliyorsunuz!

Her ne kadar Kilyos için pek kötü sözler söylemişsek de, bu yıl Kilyos'a gidelim deseler seve seve koşardım herhalde. En fazla iki döneminizi orada geçireceğinizi düşünün ve tadını çıkartmaya bakın. İlk hayal kırıklığınızı, üniversitedeki ilk aşk(lar)ınızı, belki de ömür boyu sürecek ilk dostluklarınızı, bazılarınız için ilk oda arkadaşlıklarınızı yaşayacağınız yer Kilyos.

Biliyorum şu an size anlatması pek zor. Kilyos'u özleyeceksiniz desem güler geçersiniz, biz de öyleydik ve şimdi "Ne güzel günlerdi!" diyoruz...

Tabii Kilyos'a ayrı bir gönül bağım var, orası apayrı. Bana "umut" verdi, Sevda Hoca'nın sınıfında sevda verdi, bilinmeyen yolları keşfetmeme yardım etti. Dahası öncelikle eşsiz hayat tecrübesini bizimle paylaşan, bana bir çok konuyu anlatan ve aydınlatan Oğuz Abi'yi** verdi ve nice sayamadığım ilginç diyaloglar yaşattı. Farklı farklı insanları, aynı insanların farklı farklı yüzlerini tanıttı bana Kilyos!

Kilyos, iyi ki varsın! İyi ki Kilyos'sun!
Tüm zorluklarına rağmen yaşanası yersin!
Ve çok da özleniyorsun, bilesin!

Oğuz Kaan Çağatay Kılınç'ın Notları:

Sibel Pehlivan'a bu güzel ve içten yazısı için teşekkür ediyorum.
* Kilyos Sarıtepe Kampüsü, Güney Kampüs'e yaklaşık 30km uzaklıktadır.
** Yazar, yazıda şahsımdan bahsetmektedir.
*** Şahsımın 2010-2011 dönemindeki odasıdır K-109.

1 yorum

  1. Kalanlar niiçin kalıyor diyorsun ondan sonra kilyosu övüyorsun, Prof sonuçlarına bak bakalım kalanların %90'ını Kilyos'da berbat hocaların öğrencileri mi oluşturuyor, istersen boşuna zahmet etme ben baktım evet, Kilyos hocalarının kötülüğü ve ortamı yüzünden yüzlerce kişinin hayallerini yıkıyor...

    YanıtlaSil

Düşüncelerinizi Paylaştığınız İçin Teşekkürler...