Zor Geldi!..


Kötü bir haber geliyor, annem babam ve ben gidiyoruz bakmaya. Bir köprünün üzerinde minicik ailemizden biri kendini asmış, ve görüyoruz ki ablam. Annemle babam çılgına dönüyor, bense uzaktan şöyle bir bakıyorum. Üzülüyorum, sonuçta benim kardeşim ama başka da bir şey hissetmiyorum.

Tam o esnada başka bir kötü haber daha geliyor ve tam karşıdaki yüksek binanın çatısına bakıyorum. Orada da kendini asmış biri, hissediyorum ki bizden biri. Gerçi hissetmeme de gerek yok, bize en başta gelen kötü haber bir değil ikiydi.

Koşarak gidiyorum, nefes nefese kalıyorum. Korkarak merdivenleri çıkıyorum. Bina eski bir yapı, en az 20 kat ama asansörü yok. Çaresiz merdivenleri çıkmak gerek, hiç durmadan dinlenmeden koşarak ve de korkarak çıkıyorum.

Çatı katına geldiğimde tam karşımda taştan bir sütun var. Biliyorum ki sütunun ardında o görmekten korktuğum şey. Yavaş yavaş yaklaşıyorum, sağından sağından. Ve görüyorum…

İşte ben… Kendimi asmışım, bir de not bırakmışım. “Zor geldi!” diye…

Sandalyeyi devirdikten sonra vazgeçerim de avazım çıktığı kadar bağırarak birilerinin beni kurtarmasını sağlarım diye, kendimi oraya bağlamadan önce ağzımı bağlamışım sıkıca. Sandalyenin üzerine çıktıktan sonra da ellerimi. İkisinde de beyaz tülbent gibi bir bez kullanmışım ip diye (çok severdim anneannemin tülbentlerini ip gibi yapmayı küçükken). İlk gören başkası yapmış sanar, ama biliyorum ki ben başarmışım(!).

Köşeye çekiliyorum, tam karşısına dikilmekten bile acizim. Neden? diye soruyorum kendime ama bir cevap bulamıyorum, oysa ki mesaj gayet net: “Zor geldi!”

Gelenler oradaki mosmor olmuş, ağzı ve elleri bağlı, yüzünde pişmanlığın ve çaresizliğin izleri açık seçik okunan adama bakıyor, anlamıyor kim olduğunu. Biliyorum ki o benim. Belki bir 10 yıl sonraki ben, orada son vermiş hayatına. Hafiften sakalım var, bıyıklarım da çıkmış hem de tam anlamıyla. Bir de erken yaşlanmışım, “Zor gelmiş!” çünkü…

Koşarak çıktığım merdivenleri sürünerek iniyorum ağır ağır, bizimkiler ablamın cesedinin yanından zar zor ayrılıp gelmişler koca binaya. Onlar çıkıyorlar merdivenleri, bana bakıyorlar ama bende söylecek ne bir kelime ne de ağzımı açıcak bir parça derman var. Sadece hüngür hüngür ağlıyorum. Nefret ediyorum ağlamaktan ama ağlıyorum deliler gibi, delirmiş gibi…

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi Paylaştığınız İçin Teşekkürler...