Bir Çöküşün İsimsizlenişi

Yine bir Aralık ayı, normalden önce gelen bir çöküş. Tüm etkenler bunu hızlandırırken, düşüncelerime esir olmamak için yine her zaman ki uyuşturucularımdan birine sığındım yani müziklere. Sadece beynimi uyuşturmak ve hiçbir şey düşünmek istemediğimi zaman dinlediğim Rammstein açık yine mp3 playerımda.
Çıkmak için çabaladıkça daha fazla batıyorum, henüz hiçbir şey kaybetmemişken herşeyimi kaybetmişliğin isimsizleşmesi içimde doğan garip şey. Yapmak istediklerim aslında yapmak istemediklerim ve yapmadıklarım da aslında yaptıklarım. Neyin ne olduğu, aslında benim ne olduğum konusunda hiçbr fikrim yok. Tek bildiğim karanlık ve tek istediğim bağırmak bağırmak bağırmak. Ses tellerimi parçalarcasına bağırmak, kusmak içimdekileri, bir bakıma beynimi akıtmak kaldırımlara.

Bu dünya yüzeyinde ben neyim ki? Hiçbir şey...

Sözlerimin kaale alınmadığı, yaşamın hiçbir evresinde etkin bir şekilde varlık gösteremediğim bir konumdayım. Yine bir çöküşteyim. Ayağa kalkma çabalarım sonuçsuz kalıyor. Kaçmak, kurtulmak, uzaklaşmak istiyorum. Hiçbir şey istemiyorum. İstesem de manasız olduğunu biliyorum çünkü kimse için ama kimse için bir mana ifade etmiyor. Hızla kendimden uzaklaşıyorum. Şu satırları yazarken dahi, kurallara uymaya çalışıyorum. Kurallar... Kurallarım... Kimse için hiçbir değeri olmayan ben ve benim kurallarım...

Bir yerde bir yanlış yapıyorum ama yılllardır çözemedim bu yanlışı. Çözsem şimdi bu satırları karalama ihtiyacı duymazdım eminim. Gariptir ki bu yazıma da "Karanlık Bir Gece" demek istedim, en fazla bir "daha" eklerdim sonuna. Ama sonra gecelerimin isimsizleştiğini düşündüm. Aslında isimsizleşen, cisimsizleşen, zamanla yok olup giden bendim, yani sadece her şey değil ben de...

Sevgilim sen... Sen neden varlığınla bana güç katmaktan bu kdar uzak duruyorsun? Herkesten ve herşeyden bu kadar uzaklaşmışken, sadece ama sadece sana yakın dururken neden bana bu kadar uzak durman. Yaptıklarımı ve şuan hissettiklerimi sıradan aşk tripleri olarak algılıyorsun. Değil... Derdim seninle değil... Fırtınalar içimde kopuyor, içimden sana hiçbir şey yansıtmadım. Ona bile ket vurdum, sana açık olmak isterken korktum küseceğinden ve mutsuz olacağından. Gücüm yok. Kendimi ayakta tutmaya bile gücüm yok, ama seni de mutlu etmeye çalışıyorum. Lütfen anla beni, ben bir kara deliğim kendi kendimi yok ediyorum. Beni tutup karanlığımdan çıkaramayacaksan bile, lütfen daha da itme. Çünkü orada, o karanlığın içinde kaldıkça daha çok acı çekiyorum.

Ses yetmiyor. Yetmiyor daha fazla uyuşmak için daha fazla sese ihtiyacım var ama açılmıyor işte sesler daha fazla. Sesler bile bana yardımcı olmaktan uzak, belki de beni onlar da gömmek istiyorlar herkes gibi. Ya da kendimi gömmek isteyen sadece benim. Sesim çıkmıyor ama ağzımı açmak bile bana yetiyor gibi. Ya da sadece yetmek zorunda...

Rammstein sanki beynimin içinde müziği ile gezerek, tüm karanlıklarımı oradan tırmıkla söküp çıkarıyor. Sanki kazıyor tüm herşeyi. Karanlıklarımı ve hatta aydınlıklarımı. Umutlarımı ve isteklerimi. Herşeyimi ama önemlisi beni. Kazımasa o karanlıklar, aydınlıkları da karartacak belki de. Birken iki oluverecek, en azından şimdi sıfır oluyor. Buna da razıyım, herşeye razı olduğum gibi.

Ne demişler elindeki ile yetinmeyi bileceksin?

Elimdeki ile yetinmeyi bilmek istemiyorum. Çünkü elimdekiler bana yetmiyor. Daha fazlasını istiyorum ama sahip olamıyorum. Ama esas neden bu değil onu da biliyorum. Susuzum ama su içmek istemiyorum. Ağzım kuru ama belki de hiç ıslanmadı. Susuzluğum hiç dindi mi benim? Evet dindi. Dindiği zamanlar oldu, ama son zamanlarda hiç olmadı. Açlığım arttı, uzun süreden beri hiç doyamadım. Belki de yemek yemeyişimin nedeni de bu, gerçekten doyamadıktan sonra neden yemek yersin ki? Gerçekten dinlenemedikten sonra neden uyuyasın ki? İçinde başarının hazzına eremedikten sonra neden başarı için savaşırsın ki? Neden yapasın ki, özde ulaşamadıktan sonra? Ulaşamıyorum, özümde bir kopuş var nerede hiç bilmiyorum.

Kendimi kötü hissediyorum şuan, terliyorum. Keşke bu terleme gerçek terleme olsa da içime dolan tüm zehir de bu terle birlikte akıp gitse. Biliyorum ama bu da gereçk terleme değil. Sadece terleme hissi, çıkan bir damla bile yok.

Hiçbir şey hissetmiyorum, duyularım algılamaları kesiyor bu zamanlarda. Ne soğuğu algılıyorum, ne de sıcağı. Soğukta dönerek ölsem de, ateş de yanarak ölsem de hiçbir şey hissetmeyeceğim. Biliyorum...

Kesmek...

...

Yazıyı burada noktalamak istiyorum, hayır sakinleştiğim için değil. Kendime anlatacaklarımı bile dahi bitirdiğim için belki de. Belki de tam eşik noktasındayım. Eşiği geçecek gücüm dahi yok. Tırmanmaya zaten hiç gücüm yok. Daha güçlü müzik, daha çok ses lazım.

İyi ki alkolü çok sevmiyorum, ya da iyi ki cebimde çok para yok. Olsa içerdim, olsa dibine vurardım belki de. Sınırını bilmeden içerdim. Ölmek istercesine, ama ölmeyeceğimi bilerek içerdim. Ya da bunda da kendimi kandırıyorum. Alkolün hiçbir zaman kafayı dağıttığına inanmadım ki neden içeyim. Benim için müzik yeter. Müzik...

Bitti...

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi Paylaştığınız İçin Teşekkürler...