Proficiency Sınavı'ndaki Başarısızlığın Tek Suçlusu Ögrenci Mi?

Bugün 14 Ağustos 2012 tarihinde yapılan Proficiency Sınavı'nın sonuçları açıklandı ve sonuç ürkütücü. Sınava giren 1633 öğrencinin %70'i başarısız oldu. Bu oran 8 Haziran'daki sınavda, 1845 öğrenci için %60 düzeyindeydi.

Oranlar gerçekten de ürkütücü. Ürkütücü olmasının sebebi, bu sınava katılım gösteren öğrencilerin Türkiye'nin en iyileri olması. Sonuçta bu öğrenciler, Boğaziçi Üniversitesi'ni kazanabilme başarısı göstermiş Türkiye standartlarının çok çok üstünde bireyler.

Peki Ne Oluyor Da, Hazırlık Sınıfı Okumalarına Rağmen Proficiency Sınavı'nı Geçemiyorlar?

Çalışmıyorlar... deyip geçemezsiniz. Elbette yeterli derecede çalışmamak bir etken olabilir, ama oranlar bu düzeydeyken tek etken olamaz. Burada sorgulanması gereken çok daha önemli hususlar var.

Aklıma ilk gelen, verilen hazırlık eğitiminin Proficiency Sınavı'nı geçebilme yeterliliğinde olmaması ya da diğer bir deyişle, Proficiency Sınavı'nın aşırı zor olması.

Peki Bu Kadar Zor Bir Sınav Yapmak Öğrencilere Ne Kazandırıyor?
İngilizce'yi Daha Mı İyi Öğreniyorlar?

Belki bir parça evet, ama çoğunlukla hayır. Kabul ediyorum, Boğaziçi Üniversitesi'nin eğitim-öğretim dilinin %100 İngilizce olduğunu bilerek geldik bu okula. Ama Türkiye'nin beyinlerini, İngilizce öğrenecekler diye toplu katliam yaparcasına harcamaya gerek var mı?

14 Ağustos'ta sınava giren öğrencilerden bir kısmı sadece üniversitenin yaz okuluna gitmedi, binlerce lira para vererek ek bir kursa daha gitti. Gecesini gündüzüne kattılar, ama geçemediler. Elbette yaz okulunu yaz tatiline dönüştürenler de oldu, ama sırf onlara bakarak çalışanların emeklerini yok sayamazsınız.

Bugün 14 Ağustos'ta başarısız olanlardan pek çoğuna, Yaz Okulu'ndaki hocaları "Artık bu iş tamam!" bile dedi. Dedi de ne oldu, başarısız oldular. O hocalar, öğrencinin düzeyini mi tespit edemediler, başlarından mı savuşturdular ya da sınav anlamsızca zorlaştırıldı mı?


Bu Yeni Bir Şey Değil...

Benim şimdi tepki vermem bakmayın siz, bu üniversite yıllardır böyle. Yıllardır binbir emekle üniversiteyi kazanan öğrencilere ve ailelerine, bu Hazırlık işkencesini ve toplu katliamını uyguluyor.

Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü'nü harika bir dereceyle kazanmışsınız, belki mühendisliğe kafanız tıkır tıkır işliyor ama dil yeteneğiniz o kadar da kuvvetli değil. Geçmiş olsun size, Proficiency Sınavı'nda kalacaksınız ve belki de hazırlığı atlayamadığınız için Türkçe eğitim veren bir üniversiteye gönderileceksiniz.

Bu zamana kadar yüzlerce örneği yaşandı bu üniversitede. Sırf Proficiency Sınavı'nı atlayamadığı için okulu bırakan nice Mühendislik, İşletme, Öğretmenlik öğrencileri gördü bu üniversite. Bir kısmı şehir efsanesine dönüştü, bir kısmı unutuldu gitti.

Unutuldu gitti... Artık bu değerli beyinler unutulup gitsin istemiyorum, artık bir şeyler yapılsın istiyorum...


Hazırlığı Atlayamazsam Başıma Neler Gelir?

Hazırlığı atlayamayan bir öğrencinin kayıplarını paylaşmak istiyorum sizinle, paylaşayım ki katliamın boyutlarının farkına varın...

Hazırlıkta kaldığınızda, tüm burslarınız iptal oluyor. Bölüme başladığınızda tekrar başvurabilirsiniz, ama burs çıkma ihtimali çok düşük.

Hazırlıkta kaldığınızda, hazırlığı geçene kadar üniversite yurtlarında kalamıyorsunuz. Bir ihtimal bir kaç ay sonra, yurtlardaki yere göre Kilyos Yurdu'na yerleştirilmeniz olası ama o arada yapabileceğiniz bir şey yok. Yani evinize dönmeli ve orada Proficiency Sınavı'na hazırlanmalısınız. Ya da İstanbul'da ev tutmalısınız.

Hazırlıkta kaldığınızda, tüm öğrencilik haklarınız da elinizden alınıyor, yani artık öğrenci sayılmıyorsunuz. Üniversite bile size sırtını dönüyor.

Hazırlıkta yeterince uzun süre kalırsanız, üniversiteden soğuyorsunuz. Direk bölüme başlamış olsanız, tıkır tıkır öğrenebileceğiniz derslerde bocalıyorsunuz. Üniversite daha da uzamaya başlıyor.

Dönem arkadaşlarınızdan kopuyorsunuz, sonuçta bekleme yapmış oluyorsunuz. Üniversitede barınamadığınız için, alt dönemle de iletişime geçemiyorsunuz. Üniversiteye yabancılaşıyorsunuz ve bu da sizin başarınızı olumsuz etkiliyor.

Hazırlığı atlayamadığınızda, yaşayacağınız çöküşün ve yıpranmanın hiçbir tedavisi yok. Bu nedenle ciddi psikolojik tedaviler görmek durumunda kalabiliyor ve bir antidepresan bağımlısına dönüşebiliyorsunuz.

Ve özellikle durumu olmayan aileler için bu durum tam bir kıyamete dönüşüyor. Bir kısmı kızının/oğlunun üniversiteye devam etmesine izin vermiyor, bir kısmı öğrenciye hayatı zindan ediyor, bir kısmı ise içine atıyor tüm kederi.


Peki Bunca Çileye Değer Mi?

Bu parlak beyinlerin, sırf İngilizce için karartılmasına veya yok edilmesine değer mi?

Bu genç kuşakların yaşamlarına son vermemelerin tek nedeni de geleceğe her şeye rağmen umutla bakıyor olmaları. Yoksa bu işkenceye dayanabilmek hiç de öyle kolay bir şey değil gerçekten.

Ve tekrar soruyorum;

Bu Başarısızlığın Tek Suçlusu Öğrenciler Mi?


14 yorum

  1. Sıkıntıyı anladım da çözüm önerini anlamadım. Sınav mı kolaylaştırılsın? Boğaziçi Türkçe eğitim mi versin? Hocalar mı yoksa dönem içindeki müfredat mı değişsin? Ne olsun yani şimdi?

    YanıtlaSil
  2. Sorunun diğer nedenleri tespit edilsin ve gerekli düzenlemeler yapılsın.

    Boğaziçi'nin Türkçe eğitim vermesi pek kabul edilebilir bir durum değil, ama öğrencileri İngilizce için hazırlığa sıkıştırmak da çok mantıklı değil. Belki AE gibi dersler ekleyerek, hazırlığı bölüme yedirebilir. Geçenler ekstra dersler alır.

    Başarı oranı bu denli düşükken, dönem içi müfredatın da sorgulanması lazım. Verilen eğitimin sınavı yapılmıyor mu? O zaman eğitim seviyesi yükseltilmesi, ya da bir takım değişikliklere gidilmesi gerekiyor olabilir.

    YanıtlaSil
  3. http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87oklu_zek%C3%A2_kuram%C4%B1

    YanıtlaSil
  4. Proficiency fazla abartılıyor. Fen lisesi çıkışlıyım ben de ve endüstri mühendisliği okuyorum. Haziranda profu B ile geçtim fazla zorlanmadan. Bu kadar yüksek puan alıp bu okula gelen insanlar ingilizce sınavını geçemiyor bi türlü evet. çünkü geldikleri okulda verilen haftalık 2-3 saat ingilizc dersi onlara gereksiz geliyor. senelerce bir ucundan ingilizceyle haşır neşir olan insanlar senelerce bunu önemsemiyor ve daha sonra 1 senede ingiizce öğrenmeye çalışıyorlar. prof'u geçmek için ingilizce bilmek gerekir. dil başarısı da matematikteki başarı gibi ölçülemez. birazcık biliyor diye geçiremezsin insanları bu sınavdan. üniversite öncesi verilen ingilizce derslerine birazcık ilgi göstermiş bir insan için boğaziçindeki ingilizce eğitimi yeterlidir ingilizcesini "biliyor" konumuna ulaştırması için. malesef yıllarca ingilizceyi sallamayan insanların bir senede bunu yapması beklenemez.

    YanıtlaSil
  5. bir de boğaziçini kazanmak o kadar da zor bir şey değil aslında. iyi bir bölümü kazanmak evet zor ama düşük puanlı bölümler de gayet var

    YanıtlaSil
  6. @çisem, paylaştığın linki detaylı bir şekilde inceleyeceğim ;)

    @anonymous, elbette ingilizce'yi bir senede öğrenmek mümkün değil. bir önceki yorumda da dediğim gibi, bu dil bölüm içerisine yedirilebilir. böylece hazırlık süreci kabusa dönüşmez, öğrenciler de gereksiz yere zaman kaybedip okuldan soğumaz. ki öğrenciler, bölüm içerisinde alacakları ingilizce dersinin GPA'e etkisinin olduğunu fark ettiklerinde, belki daha fazla da çalışabilir bu derse hazırlık sürecinde.

    @anonymous, bence bu söylediğini boğaziçi'ni kazanamayan 1,5 milyon kişi duymasın ;)

    YanıtlaSil
  7. soruda geçen bir kelimeyi cevapta kullanınca grametik hata sayıp o soruyu komple yanlış sayan bir yadyok idaresinden mantıklı düşünmesi beklenilmiyor.

    YanıtlaSil
  8. bir de f1 f2 f4 f4 ün anlamlarını biliyorsan yazar mısın ? reading de boşluklar nasıl doldurulmalı, listeningde neye dikkat edilmeli,cr ne yapılmalı sr de ne yapılmalı,w de hangi noktalarda hangi kalıplar kullanılmalı, gramer hataları ne kadar yapılmalı mı yapılmamalı mı, sade mi olmalı yoksa şağşağlı abartılı cümleler mi kurulmalı. bunların bilgisini verirsen bir çok öğrencinin hayır duasını alırsın okck. hadi kolay gelsin.

    YanıtlaSil
  9. bir de biz hazırlıkta da hiç çalışmıyoduk ya. %70 sınavlara üç beş gün kala çalışıyordu. profa on gün kala kendince kampa giriyordu falan:)

    YanıtlaSil
  10. Bence hazırlık sınıfının süresi beginner ve pre-int kurları için oldukça kısa. @anonymous'un da belirttiği üzere 1 senede ingilizce öğrenmek çok zor. mesela beginner lar hazırlığı 1,5 veya 2 sene okusun ve müfredat da ona göre planlansın. her şey 1 seneye sıkıştırılmasın ve ilerleme kaydedilebilsin. zaten bildiğiniz üzere beginner örencilerin çoğunluğu en az 2 sene çalışıyor prof u geçebilmek için.

    YanıtlaSil
  11. Kesinlikle katılıyorum. Sözel dil ve sayısal her yerde ayrılırken boğaziçinde insana zorla dil yeteneği eklemeye çalışıyorlar. Bu belki de geleceğimiz için iyi bir durum fakat daha uygun hale getirilebilir. Mesela prof. ta tek bölümden kaldığın zaman bölüme geçilirse remedial sayısı büyük ölçüde azalır ve öğrencilerde bir nebze olsun rahatlar. Belki de bölüme geçmenin verdiği rahatlıkla kalmış olduğu bölümü daha rahat geçebilir.

    YanıtlaSil
  12. Bence YADYOK'un hazırlık eğitimi tam olarak yeterli bir eğitim değil. Prof'u gecen ogrenci de ozellikle speaking konusunda yarım kalıyor. Bu yuzden ogrencilerin hazirlik sınıfını İngiltere veya Amerika'da okuyacağı bir sistem cok daha faydalı olur diye düşünüyorum. Ogrenciler 3-5 ay gibi bir süre yurt dışındaki kurslara gönderilir ve buralarda eğitim alirlarsa cok daha iyi düzeyde bir ingilizce ile bölüme başlayabilirler.

    YanıtlaSil
  13. reading konusunda nasıl bir yo izlenmeli ? "soruda geçen bir kelimeyi cevapta kullanınca grametik hata sayıp o soruyu komple yanlış" mı sayılıyr ?

    YanıtlaSil
  14. Çözüm metnin içinde zaten: Müfredat'ı Proficiency'ye göre işlemeli.

    YanıtlaSil

Düşüncelerinizi Paylaştığınız İçin Teşekkürler...