Turnikelerden öğrenci kimliklerimizle geçmediğimiz gibi, kapıdaki güvenlik sorgusu da oldukça kısıtlı. Etiler Kapı'da bir dolu güvenlik mevcut, ama teknik olarak hiçbir işe yaramıyorlar. Herkes ama herkes elini kolunu sallayarak içeri girip çıkabiliyor, kimse "Nereye yolcu?" diye durdurup da sormuyor. Ara sıra sırf adet yerini bulsun diye öğrenci kimliğini görmek istiyorlar, onda da cüzdanınıza davranırsanız sorun çözülüyor, blöf bile yapmış olabilirsiniz.
Turnikeler ilk takıldığında, kimliksiz geçişe izin verilmiyordu. Öğrenciler alışkın olmadıkları bu durumdan rahatsız oldu, tepki gösterdiler. Ve turnikelerden kimliksiz geçişler başladı. Kimlik sorgulaması bir hafta bile süremedi.
![]() |
Derslerin Esaretinde © Erdem Can Aydınkal |
Ya Peki Şimdi? Durum Hiç De İç Açıcı Değil...
Öğrenci ya da hoca olmadığı belli olan tipler kızları kesiyor, Sarıyer Belediyesi'nin çöpçüleri Steps'te içki âlemi yapıyor, peşimize ipsiz sapsız tipler takılıyor... Öyle ki, eskiden polisin sokulmadığı üniversitede, devriye gezen polis aracını görünce bir parça rahatlıyoruz (Gelecekten Not: Gezi Direnişi'nden sonra artık polis aracını görmek de rahatlatmıyor.)Artık üniversite sınırları içinde rahatça dolaşamaz olduk. Ya gecenin bir köründe peşinize takılan ya da önünüzü kesen ve popülasyonları hızla artan köpekler ya da dingonun ahırına dönen okula kafasına göre girip çıkan kim idüğü belirsiz tipler, Boğaziçililer'e rahat vermez oldu. Gece 12'yi geçtikten sonra Sevgilim'i kampüs içerisindeki yurduna bırakmazsam içim rahat etmiyor, o derece...
İşin garip tarafı bu güvenlik ihmali bir silahlı saldırının rahatça yapılmasına bile yol açtı geçmiş yıllarda. İşten çıkarılan bir kantin görevlisi, tabancasını kaptı geldi. Etiler Kapı'da kimse kontrol etmedi adamın üstünü başını, o da geldi kantinde kendini işten çıkaran adamı vurdu Güney Meydan'da. Adam yakalandı, güvenliğin eksikliği üzerine bir ton lakırdı yapıldı ama hiçbir şey değişmedi.
Ya Peki Ne Zaman Aklımız Başımıza Gelecek?
- Üniversitede âlem yapan ipsiz sapsız tipler, kız arkadaşlarımızı taciz etmenin ötesine geçtiklerinde mi?
- Psikopatın teki kedileri kesmekten vazgeçip gözüne öğrencilerden birini kestirdiğinde ve başarılı olduğunda mı?
- Manyağın teki sırf hasetinden üniversiteyi ateşe verdiğinde mi?
- Terör örgütü bir grup, bu güvenlik açığını fark edip geleceğin beyinlerine bombalı saldırı düzenleyip de başarılı olduğunda mı?
Sadece kampüs içerisinde kendimizi daha güvende hissedebilelim. Her elini kolunu sallayan içeri öyle rahat rahat giremesin. İçeri rahatça girebilenler sadece Boğaziçi Üniversitesi kimliği olanlar olsun, hem kendimizi de özel hissedelim.
(Gelecekten Gelen Laptop Hırsızlığı Videosu: http://www.youtube.com/watch?v=9nvEiOC5fb4)
Diyorum ki;
Boğaziçililer Allah'a Emanet Olsun Ama, Biz De Önlemimizi Alalım...
kendimi özel hissetmek için kimliğime bakılmasını istemem açıkçası. kapılardaki kontrolün de sadece kimliği olanları geçirmek üzerine olmasını istemem. yanımda başka bir okuldan arkadaşlarımı getirdiğimde kapıya kimliğimi vermeden merhaba diyip geçebilmek kendimi daha özel hissettirir açıkçası. kimlikten çok bence giren insanların yüzüne gözüne baksınlar biraz belli olur bence.
YanıtlaSilkendimizi özel hissetmek konusu tamamen olayın bonusu, ki kişiden kişiye göre değişkenlik gösteren bir durum. esasında o turnikeler, 'kapıya kimlik vermeden ve merhaba bile demeden' geçebilmek için kondu. misafirli durumlar için de oldukça rahat bir yapı. malum akbil gibi her okutuşta para azalmıyor ;)
YanıtlaSilayrıca yüze göze bakmakla da anlayabileceklerini pek sanmıyorum, sonuçta bunlar üniversite mezunu güvenlikler. o kadar da uzman değiller bu konuda.
Öncelikle şunu belirteyim çok içtenlikle katıldığım bir yazı olmuş. Ben 1.Kuzey Yurdunda kalıyorum. Güvenlikçilerin tek görevi konu mankenliği. Sabah geliyorlar, akşam gidiyorlar. Beni koysanız, ben de güvenlik görevlisi olurum yani orada. Yurda giren çıkan belli değil. Az önce oda arkadaşım haber verdi, dilsiz bir adam kızlar katına kadar çıkıp banyo yapan kızların perdelerini açıp kaçıyormuş. Yurtta kalan bayan arkadaşlar da bunu müdire hanıma söyledikleri zaman "Üstüme gelmeyin" diye bir cevap almışlar.
YanıtlaSilOkul içindeki güvenlik de çok kötü. Kuzey meydandaki köpekler bazı kişileri ısırmış. Isırabilirler de. Sabahın köründe yada akşamın başında farketmez havlayıp duruyorlar. Bu boğaziçindeki hayvanlara insanlardan daha çok değer verilmesi olayı gerçekten kabak tadı vermeye başladı.
Okul içinde kimin gezdiği belli değil. Benim de sevgilim var ve gece evine bırakmazsam rahat edemiyorum. Şu güvenlikçilerin artık konu mankeni olmaktan başka bir işe yaramalarının zamanı geldi bence.
Evet güvenlik görevlileri tamamen konu mankeni durumunda. Tamam rahatsız edecek düzeyde kimlik kontrolü yapılsın demiyorum, ama artık bu rahatlıktan dışarıdaki alakasız tipler de farkında.
YanıtlaSil'Dilsiz adam' olayını da senden duydum açıkçası, ancak daha niceleri olduğuna da rahatlıkla iddiaya girebilirim.
Yurt müdürlerinin de teknik olarak ne iş yaptıklarını bilmiyorum, merkezi sisteme ek bir görevli alıp 'Yurt Müdürlüğü' olayını kaldırsalar da olur bence.
Okul, kedi ve köpekten geçilmez oldu. Köpekler tehlikeli sürüler halinde dolaşıyorlar ve ne zaman agresifleşecekleri hiç belli olmuyor. Ben de kedi-köpek severim ama bu kadarı gerçekten fazla. Ki kedi-köpek sevmeyen ya da alerjisi olanlar da olabilir, onlara da söz vermek lazım.
Değerli düşüncelerin ve bu düşüncelerini yorum olarak paylaştığın için teşekkür ederim...
Önemli bir konuya değinmişsin... Bir açıdan iyi oluyor, mezun da olsak elimizi kolumuzu sallayıp girebiliyoruz, rahat rahat arkadaşlarımızı getirebiliyoruz diyoruz. Fakat iş bu boyuta geldiyse ve okul yol geçen hanına dönmeye başladıysa, bunun için bir şeyler yapılması gerekir. Kimlik kontrolü yeterli bir çözüm değil bence; bir de sadece Boğaziçililer girebilir diye bir kaide olmamalı, başka üniversitelerden öğrenciler de girebilir, iş dünyasından insanlar da girebilir, eşimiz dostumuz da girebilir ama güvenlik biraz daha sıkılaştırılmalı, güvenlik görevlilerinin biraz daha işi ciddiye almaları, kimin girip çıktığını iyi takip etmeleri lazım.
YanıtlaSilOkuldaki kedi köpek popülasyonu da gittikçe artmaya başladı son zamanlarda, tamam alıştık onlara, vazgeçilmez parçaları kampüsün, kedisiz bir manzara düşünemiyoruz, ben de hayvanseverim falan ama bu kadarı da fazla...Mesela, geçtiğimiz Homecoming'de iki köpeğin kıran kırana mücadelesini görünce ben de dehşete kapıldım, aynı şekilde oradaki insanlara da saldırsalar ne olurdu diye..
Kampüs içi güvenliği tehdit eden önemli konular bunlar, yetkililerin bir an evvel konuya el atması lazım..
Ben de yoğun bir kısıtlama olsun demiyorum, sonuçta "açık kampüs" denen türde bir kampüse sahibiz. Ancak güvenliğin bu kadar hafife alınıyor olması da, gerçekten korkutucu.
YanıtlaSilKulağımıza gelen duyumlara göre, o köpek sürülerinden öğrencilere saldıranlar da olmuş. Ki olmazsa şaşırmak lazım, üç beş tane değiller ki, çok ama çok fazlalar.
Düşüncelerinizi yorumla paylaştığınız için teşekkürler.
tevvekkül
YanıtlaSilTurnikeleri kaldırıp onun yerine turnike gibi daha gelişmiş geniş bir sistem koysalar mesala barkod okuyucu gibi. barkodu okutup hemen geçebileceğimiz bir sistem olsa iyi olur. turnikeler yani metrolardaki vs. çok zaman kaybettiriyor. hem daracık. iki saat abanıp döndürmeye çalışıyorsun filan zor oluyor..
YanıtlaSilbiz buna kisaca "rahat batmasi" diyoruz.
YanıtlaSilYazına tamamen katılıyorum, güvenlik diye bir şey var mı acaba yurtlarda, kampüste? Kedi-köpek meselesine gelince benim orta derecede bir hayvan fobim var ve manzarada, çimlerde otururken özellikle elimde bir şey varsa aşırı derecede rahatsız oluyorum çünkü kediler tırmalayıp yiyecek almaya, köpekler takip etmeye başladı artık. Ya daha ciddi bir şey olursa hayvanlara daha fazla değer verelim durumu ciddi anlamda can sıkıcı olmaya başladı. En ufak bir yağmurda ortalığın tabiri caizse leş gibi kokması da cabası!
YanıtlaSil>>> tevvekkül - 04 August, 2012 22:24
YanıtlaSil"Tevekkül demek, görevi Allah'a havale etmek değil, kul kendisine düşeni yaptıktan sonra sonucu yani kararı Allah'a bırakmak ve O'na güvenmektir. Bir çokları bu konuyu yanlış anlıyorlar, tevekkül, görevi terketmek sanıyorlar."
[Diyanet İşleri: http://www.diyanet.gov.tr/yayin/basiliyayin/yweboku.asp?sayfa=12&yid=25]
>>> Turnikeleri kaldırıp onun yerine turnike gibi daha gelişmiş geniş bir sistem koysalar mesala barkod okuyucu gibi. barkodu okutup hemen geçebileceğimiz bir sistem olsa iyi olur. turnikeler yani metrolardaki vs. çok zaman kaybettiriyor. hem daracık. iki saat abanıp döndürmeye çalışıyorsun filan zor oluyor.. - 04 August, 2012 23:46
YanıtlaSilO turnikeler o kadar agresif şeyler değil, tabii hiç kullanmadığınız için bilmiyorsunuz. Kart okutulduktan sonra, kollara neredeyse hiç güç uygulamak zorunda kalmıyorsunuz. Ayrıca kollar olmasa kimse barkodu okutmaz ki, basar geçer. Tabii güvenlik başka şekillerde sağlanabilecekse, turnikelerin olması da şart değil.
>>> biz buna kisaca "rahat batmasi" diyoruz. - 05 August, 2012 01:12
YanıtlaSil"Kampüs içerisinde kendimi güvende hissedemiyorum", ne zamandan beri "rahat batması" oldu?
Rahat olmak için, yalınayak dışarıya çıkmak gibi bu. Evet ayaklarım rahat ama, ya ayağımı kesen şeyler ve o kesiklerden girebilecek mikroplar. Ayakkabı ile bir parça rahatlığımdan taviz vereceğim, ama daha uzun süreli bir rahatlığa da kavuşmuş olacağım.
>>> Yazına tamamen katılıyorum, güvenlik diye bir şey var mı acaba yurtlarda, kampüste? Kedi-köpek meselesine gelince benim orta derecede bir hayvan fobim var ve manzarada, çimlerde otururken özellikle elimde bir şey varsa aşırı derecede rahatsız oluyorum çünkü kediler tırmalayıp yiyecek almaya, köpekler takip etmeye başladı artık. Ya daha ciddi bir şey olursa hayvanlara daha fazla değer verelim durumu ciddi anlamda can sıkıcı olmaya başladı. En ufak bir yağmurda ortalığın tabiri caizse leş gibi kokması da cabası! - 05 August, 2012 16:26
YanıtlaSilGüvenlik denen bir şey yok ve yokluktan dışarıdaki insanlar da haberdar. Alakasız tipler de mesken tutmaya başladı üniversiteyi.
Evet o kedilerin yüzsüzlükleri gerçekten çok rahatsız edici. Evimde kedi beslemiş biriyim, severdim de kedileri. Ama burada artık nefret etmeye başladım diyebilirim. Köpekler de hızla onlara benzemeye başladılar, ki köpeklerin olur olmaz her şeye agresif tepki verme sorunsalı da var. Mümkünse onlar da, köpek çiftliklerine geri dönsün.
+1
YanıtlaSilHerkes gibi üniversitenin özgür ve rahat ortamının bozulmasını asla istemiyorum ve bu kimlik kontrolü olayına da her zaman karşı çıkmışımdır lakin artık durum içinden çıkılmaz bir hal aldı. Yazdıklarına tamamen katılıyorum. Gerek güvenlik zafiyeti olsun gerek kedi-köpek populasyonun sürekli artışı.. Artık kampüslerde rahat değiliz. Köpeklerin öğrencilere saldırdığına bir kaç defa şahit oldum. Gece studyden yurda dönmeye korkar olduk. Yurtlardaki güvenlik sorununun da dile getirilmesi güzel olmuş. Bende 2 dönemdir 1.Kuzeyde kalıyorum ve arkadaşın dediği gibi güvenlik gibi görünen abiler sadece mankenlik yapıyorlar. Bi derdimiz olunca müdire hanıma gitmeye çekiniyoruz! Bu "dilsiz adam" olayı hakkında bir çok söylenti var ama 'hikaye bunlar öyle şey mi olur?' gibi algılanmasın. Çünkü çok çok ciddi bir konu bu ve olay hakkında hiçbir şey yapılmamış . Ne müdür, ne yurt güvenliği. Üstelik yaz dönemi dolayısıyla kat kapıları özel izinle açtırılan yangın merdivenini kullanarak girdiği söylenen adamı Kuzey Kampüs B girişteki güvenlikte mi görmemiş? Bu olayın peşine düşülüp birşey yapılması gerekiyordu. Kısacası tehlikedeyiz ve bir çare bulunmalı artık.
YanıtlaSil'polis aracını görünce rahatlıyoruz' cümlesini görünce okumayı bıraktım. bu okulun tarihindeki en büyük kampüs içi sorun polisin içeride dolaşmaya başlaması. turnike ve polis çözüm üretmekten aciz zihniyetin faşizan çözümüdür. defalarca tartışıldı bu konu okulun yetkili birimlerinde, çok şükür ki okulumuz turnikeleri opsiyon dahilinde bile saymayacak kadar duyarlı yönetimlere sahip oldu şimdiye kadar.
YanıtlaSilBuğra, polisin bu okula ilk girdiği zamanlarda en çok "Neden buradalar ki?" diyenlerden biriyim. Ancak okulun güvenlik sorunu öyle bir hale geldi ki, polis aracını görmek bile rahatlatıyor artık, ki eskiden rahatsız ederdi. Bilirsin, koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler, bizimkisi de o misal.
YanıtlaSilAyrıca olaya at gözlüğüyle (turnikeler çalıştırılsın) bakarsan ciddi bir yanılgıya düşersin yazıyla ilgili olarak. Çünkü yazı turnikelerin niye çalışmadığını değil, kampüsün genelindeki güvenlik zaafiyetini sorgulamakta. Üniversitenin 2003 yılından beri bir öğrencisi olarak, konuya dikkat çektim. Bundan sonra görev, kampüs içinde kendimizi güvenli hissetmemizi sağlamak konusunda uzman kişilere düşüyor.
Burada yazıyı yargılamaktansa, kampüsün yeniden güvenilir bir alana dönüşmesi için neler yapılabilir onu tartışmak lazım...
Rica ediyorum ama detaylarda bile olsa polis, kimlik sorulması, güvenlik kamerası, güvenlik görevlisi önerileriyle olmasın ama bu. Dünyanın her yerinde üniversiteler halka açılırken Türkiyede tam tersi şekilde kapanıyor bu nedenlerle. Muhteşem bir de gerekçe var; Güvenlik! Özgürlüğünün kısıtlanmasını kendi kendine istiyor insanlar.
YanıtlaSilBir süre sonra bi bakmışsın ki öğrencisinden daha çok hakkı olan güvenlik görevlileri, güvenlik kameralarıyla potansiyel suçlu gözüyle kampüste dolaşan öğrenciler olacak. Ben daha hiç rastlamadım kampüste en ufak bir tehdit oluşturacak durum. Bu tarz tartışmalarda bir arkadaşım bile çıkıp böyle bişeyden yakınmadı.
Hali hazırda sunduğun onca bahane de herhangi biryerde başımıza gelebilecek şeyler. Bombalama, birisine saldırmak. Güldüm açıkcası mantığına biraz. Kişisel olarak saldırmak istemezdim.
Onun dışında " sadece Boğaziçililer girsin, kendimizi özel hissedelim " mantığı hayattaki en üzücü mantıktır. Zaten bu kadar iyiysek bırakalım herkes istediği gibi yararlansın okuldan, kütüphanesinden, labaratuarlarından. Niye kendi içine kapansın okul, bizler niye kapatalım kendimizi?
Lütfen, süper zeki biz Boğaziçililere sesleniyorum. Şiddet, güvenlik zafiyeti, kızları kesen öğrenci ya da hoca olmayan tipler ( hoca ya da öğrenci olsa sorun yok, çünkü onlar Boğaziçili oldukları için toplumca ahlak dışı olarak nitelendirilen bir durumda çifte standart uygulanabilecek kişiler ). Bunlara heryerde maruz kalınır ama heryerde kendi üniversitenizde olduğu kadar özgür olamayız...
Not olarak yazma ihtiyacı hissediyorum: Bahsettiğin durum eminim iyi niyetle yazılmıştır ama sonrasında ne olacağının iyi değerlendirmesi, tecrübe ve örneklerle sabit olduğu kısım yukarda anlattığım kısımdır. O yüzden ne demek istediğini anlamamışım ya da farklı bir çizgideymişim gibi davranmamanı rica ederim. Durumun sonraki safhalarının vehameti için lütfen Anadolu Üniversitesinin durumunu incele.
Sevgili Alper,
YanıtlaSilDünya'daki üniversiteler halka açılırken Türkiye'de kapanmasının nedeni güvenlik değil, yetersiz imkanlar. Örneğin Türkiye'nin en iyilerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi dahi kendi öğrencisine yetmekte aciz kalabiliyor. Ama yurtdışındaki büyük üniversiteler, kampüs imkanları ve akademik kadrosuyla rahatça halka açılabiliyor.
Ki bu üniversiteler bizim okulla kıyaslanamayacak güvenlik önlemlerine sahip. Aklıma ilk olarak Harvard Üniversitesi geldi ve Google'da basit bir arama yaptım, dedim ki "harvard university security". İlk sırada çıkan sonuç şu: "Harvard University Police Department" http://www.hupd.harvard.edu/ . Bizim üniversiteye girmesinden hoşlanmadığımız polisler için Harvard'da departman var. Sonra MIT'ye baktım, oranın da polis departmanı var: http://web.mit.edu/cp/www/ Sonra bir de baktım, birçok büyük yabancı üniversitenin kendine özel polis departmanı var.
Özgürlük, zaten kendi içinde kısıtlamalı bir yapı. Örneğin bir kişi, benim yaşama hakkı ve özgürlüğümü elimden alacak özgürlüğe ve hakka sahip mi? Ya da yaşamımı tehdit edecek bir şey yapma özgürlüğü ya da hakkına? Elbette ki değil, eğer bu özgürlüğe ya da hakka sahip olduğunu düşünüyorsanız. Güce sahip olan ülkelerin, görece güçsüz ülkeleri işgal etmelerinin de bir özgürlük ya da hak olduğunu düşünebilirsiniz. Özgürlük, hiçbir zaman sınırsız bir özgürlüğü kapsayamaz.
Kampüste herhangi bir tehdit görmedim demişsin. Ancak sanırım yazıda da bahsi geçen ve Güney Meydan'da gerçekleşen silahlı saldırıdan haberin yok ya da bunu tehdit olarak görmüyorsun. Ya da yorumlarda bahsedilen ve 1.Kuzey Yurdu'nda gerçekleşen olay da bir tehdit değil. Kendi başına gelmiş olsa da böyle düşünür müydün peki? Örneğin gözü dönmüş biri gelip sevgiline bir şekilde zarar verse (ki üstteki iki örnek böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal vermektedir), buna tepki göstermeyecek misin?
Sunduğum örnekler, alelade bir yerde başımıza gelebilecek şeyler. Ancak üniversite kampüsünün alelade bir yer olduğunu açıkçası düşünmüyorum. Kampüs, her öğrencinin evi ve evimde rahat etmek en doğal hakkım. Evimde rahat rahat uyuyabilmek için, nasıl kapımı kilitliyor ya da alt katlardaysa parmaklık taktırarak önlem alıyorsam, isterim ki üniversitem de gerekli önlemleri alsın. Yoksa sizin evinizde kilit yok mu, herkes özgürce evinize girip çıkabiliyor mu?
"Öğrenci ya da hoca olmayan tipler" detayını, üniversiteyle hiçbir ilgisi olmayan kişileri özel olarak belirtmek için kullanmıştım. Yoksa ortada bir suç varsa, ayrım yapılması da oldukça büyük bir hata olur. Verdiğim detaydan hatalı bir çıkarım yapmışsın.
Güvenliği sağlayan kişilerin, olası uygulanacak prosedürleri doğru bir şekilde uygulamasının denetlenmesini yapacak kişiler de bu üniversitenin idaresi ve öğrencileri. Üniversite, güvenlik kuralları koyup bu güvenlik kurallarının uygulayıcılarını yerleştirdikten sonra onları denetleme zahmetine girmezse, elbette işler çığrından çıkar. Sonra da güvenlikçilerin saltanatını eleştiren bir yazı yazmak durumunda kalırım. Bu noktada da, üniversitenin akılcı ve işlevsel çözümler üretmesi, sonrasında da işlerin yolunda gidip gitmediğini kontrol altında tutması gerekiyor. "Ben yaptım, gerisi beni ilgilendirmez!" mantığıyla hareket ederse hata yapar.
Özetle; yazımda da belirttiğim gibi, benim istediğim kampüs içerisinde kendimizi daha güvende hissedebilmek. Bunu üniversitenin özgür ortamına zarar vermeden nasıl sağlayacakları, üniversite yönetiminin ve konunun uzmanlarını işi. Yazıyı beğenen ve paylaşan, yorumlar, özel mesajlar ve epostalarla kendilerinin düşüncelerine tercüman olduğumu belirten öğrenciler de üniversitemizde olduğuna göre, bu konuda tek dertli olan kişi ben değilim.
Buğra'ya verdiğim cevapta da belirttiğim gibi, bizim yapmamız gereken; üniversitenin özel ortamına zarar vermeden, kampüsün daha güvenli bir ortama dönüşmesi için neler yapılabileceğini sorgulamak ve düşüncelerimizi paylaşmak. İnanıyorum ki; çok özel ve etkili çözümler üretebilecek kapasiteye sahibiz.
Oguz problem şu ki, bahsettiğin gibi Avrupa da ve dünyanın önde gelen üniversitelerinde bahsettiğin güvenlik yapılandırmaları var. Birçok şeyden senin kadar haberdarım ama şöyle bir sıkıntı var. Değerlendirmeyi iyi yapman gerek...
YanıtlaSilAvrupadaki ya da Amerikadaki üniversitelerin zaten belli bir yönetim şekli var. Bu başına hangi yönetici gelirse gelsin değişmeyen bir yapı. Bizim okullarımızda olmayan bişe. Doğal olarak çok kolay şekilde hemen herşey o anki yönetime dayanarak değiştiriliyor. Güç ve siyasi görüş ne yazık ki ülkemizde üniversite yönetimleri tarafından aşırı kullanılan şeyler. Yazımın sonunda belirttiğim gibi, Anadolu Üniversitesini gerçekten incelemelisin. Gece saat 11 de kampüsten güvenlik görevlilerince " burda bi suç olursa " mantığıyla kendi öğrencisini çıkaran bir üniversite. Sonrasında söylenense komik... " İstersen rektörlüğe şikayet et ".
Gelişmiş ülkelerde yapı ve prosedür öğrenciyi korurken biz de öğrenci ikinci plana atılır, diğer şeyler korunur. İstanbul Üniversitesine de bakabilirsin. Aynı zamanda prosedür dediğin şey o kadar da masum kullanılan birşey değil. Sündürülebilir, istenilen yöne çekilebilir, görmemezlikten gelinebilir.
Evet kampüste herhangi bir tehdit görmedim zira "polis" kampüsümde olsaydı içimden çığlıklar atabilirdim. Burda ki durum da sana avrupadaki ve türkiyedeki öğrenci - üniversite - üniforma üçgeni hakkında bilgi verebilir. Yadsınamaz gerçek şu ki, tehlikeli olabilecek kadar eğitimsiz ve yetersiz insanları polis yapıyoruz... Ülkemizin sıkıntılı gerçeklerinden birisi.
Yaşanan tatsız olaylarla ilgili toplumsal olmasından bahsedebilirim. Amerikada kampüslerde yakalanan onlarca psikopat, seri katil, hırsız vs. olması da bunun güvenlikten daha çok toplumsal psikolojiyle ilgili olduğunu söyleyebilir ama demiyorum ki kampüste de hiçbir önlem alınmasın. Tabiki okulun güvenli olması çok önemli bir konu. Benim üstünde durduğum şeyse bu tarz şeylerin ülkemizde ne kadar uygulandığı ve aslında uygulama aşamasında nelerin yaşandığı... Yani üniversitelerin " özel ortamlarının " kesinlikle bozulacağı. Ülkemizde bambaşka alternatifler aranması gerektiği. En azından şimdilik.
Teşekkür ediyorum bu tartışma için. Birgün karşılaşır birbirimizin fikirlerinden daha anlaşılır şekilde besleniriz diye umuyorum. Şimdilik hoşçakal. Tekrar teşekkürler.
Bu arada ilk paragrafta bahsettiğin üniversitelerin yetersizliğiyle ilgili çarpıcı birşey söylemeliyim sana. Anadolu Üniversitesi dünyanın " EN ZENGİN " üniversitelerinden birisi. Üniversitenin nakit parası yaklaşık 1 milyar dolar civarında. Açıköğretim vs. sayesinde. Yani bu bizim anladığımız yetersizlik değil. Bu kendi içine kapanma " zeka ve yönetim olarak yetersizliktir " Tekrar hoşçakal.
YanıtlaSilYurtdışındaki üniversitelerin yönetim şekli olarak adlandırdığın, üniversitenin kendi karakteri olan bir birey gibi davranması olarak adlandırabileceğim şey konusunda haklısın. Bizde de üniversitelerin bir vizyonu ve misyonu var, ama hepsi kağıt üzerindeki klişe şeyler. Senin de dediğin gibi yönetimle değişkenlik gösteren yapıda, üniversitelerimiz ne yazık ki karaktersizleşiyor.
YanıtlaSilTürkiye için konuştuğumuzda, sadece üniversitelerde değil, tüm kurumlarda ve ülkenin kendisinde; seçilenler, ülke karakterinin gerektirdiklerini uygulayan değil, kendi keyiflerinin istediklerini uygulayanlara dönüşüyor. Güce sahip olmanın yarattığı bir mutasyon olsa gerek, taraf ayrımı yapmıyor ne yazık ki.
Bu noktada, hala şansımız varken, ilk adım olarak üniversitemiz için bu karakterin kurgulanmasını ve yerleştirilmesini sağlamamız gerekiyor. Tabii bunu sağlayabilmek için de, öğrencilerin tepkilerini ifade etme eğilim ve isteğinde olmaları gerekiyor. Üniversite ne kadar özgür bir ifade ortam sunarsa sunsun, öğrenciler ifade etmekten geri durdukça seçilenler de kendi keyiflerine göre karakter yaratmaya devam edeceklerdir.
Polisimizin yetersizliği hakkındaki düşüncelerine de sonuna kadar katılıyorum. Polis departmanı, işsiz kalanların toplandığı bir kuruma dönüştü. Bunda devletin; olası muhalif asker gücünün karşısına, devlet kontrolündeki polis gücünü yerleştirme düşüncesi de mevcut. Toplum için çalışan değil, devlet için çalışan polislerimiz var artık. Bu güç de, olası tüm muhalif sesleri bastırmak için yoğun bir şekilde kullanılmakta.
Yazımda da belirtmiştim, ben de istemiyorum; sıkı yönetim ilan edilsin ve üniversitenin özgür ve rahat ortamı yok edilsin, kimlik kontrollerinden artık illâllah diyelim. Kampüs içinde güvenliğin nasıl sağlanabileceği ile ilgili, eminim bir çok yol vardır. İdarenin uygunması planlanan bu olası önlemleri, öğrenci oyuna sunulacak deneme uygulamaları yaptıktan sonra tam olarak uygulamaya geçmesi gerekir kanımca.
Örneğin, şimdi turnikeler söküldü ve yerine büyük ihtimalle bambaşka bir sistem gelecek. Belki de hiç turnikemsi bir şey konmayacak, yerine kamera yoğunlukları artırılacak. Peki ne olacağından öğrenciler haberdar edildi mi? Elbette ki, hayır. Neden haberdar edilsinler ki, bizim söz hakkımı mı var? Bilmek bile hakkımız değil zaten!?! Üniversitenin önce "ben yaptım oldu" zihniyetinden kurtulması ve öğrenciyi, senin de dediğin gibi, ikinci planda değil ilk plana çekmesi gerekiyor. Üniversiteler kimsenin malı değil. İlla birilerinin malı olacaksa; bu konudaki hak, idarelerin değil öğrencilerin olmalı.
Yetersizlik konusunda ise söylediklerim öncelik olarak Boğaziçi Üniversitesi için geçerli. Verdiğin örnekteki Anadolu Üniversitesi'nin elindeki maddi güçle ne yaptığını ya da yapmadığını, orası için ayrı olarak incelemek gerekiyor. Ancak genel olarak üniversitelerde, YÖK dayatmasıyla hiç bir planlama yapılmadan kontejanlar artırılıyor. Sırf daha fazla kişi üniversiteli olsun diye, sanki her üniversite mezunu iş bulabiliyormuş gibi.
YanıtlaSilPlansız ve tepeden inme kontejan artışlarının neler sebep olabileceğinin canlı örnekleriyiz: Murat Dikmen Salonu, öğrencilerin tüm tepkisine rağmen yıkılıp yerine New Hall yapıldı. Üniversitenin kapasitesi artık artan kontejanları karşılamaya yetmiyordu, bu nedenle yapılmalıydı. Ama öncesinde bu tepeden gelen emre "Dur!" diyebilecek iradeye sahip idarecilere sahip olmalıydık, ki bunu sağlayabilecek tek şeyse yukarıda da bahsettiğimiz "üniversitenin karakteri" olması mevzusu. "Dur!" deme iradesine sahip olabilseydik, Murat Dikmen Salonu da yıkılmak zorunda kalmazdı. (Yeri gelmişken; Murat Dikmen Salonu yıkıldı, ama bildiğim kadarıyla isim hiçbir yerde yaşatılmadı. En azından New Hall'ün anfilerinden birine bu isim verilebilirdi ya da New Hall, "New Hall" gibi saçma bir isimle anılmak zorunda bırakılmazdı.)
Karşılaşsak bile bu kadar etkili bir şekilde tartışabileceğimizi düşünmüyorum. Kalemim güçlüdür, ama dilim konusunda aynı şeyi iddia edemeyeceğim. Dilin, düşünce hızına yetişememesi kötü bir şey. Yazı dilinde insanın bu sorunu, notlar alıp sonradan notlar üzerinden yazarak aşabiliyorum ;)
İyi Sabahlar...
Benim de muzdarip olduğum bir konuya değinmişsiniz. Okula gelip giderken Bebek giriş kapısını kullanıyorum. Zaten ışıklandırmanın yetersiz olduğu bir yolda serserilerle karşılaştım akşam vakti. Burası da amma ıssızmış ha! diyerek laf attılar yanımdan geçerken. Girişteki güvenlik görevlisi biraz daha dikkat etse keşke. İnsanların tipinden ve hareketlerinden anlaşılır az çok niyetlerinin ne olduğu. Ben artık çok da güvende hissedemiyorum kendimi okulda.
YanıtlaSilşu kedi köpek olayına acil çözüm bulunmalı, benim zaten köpeklere karşı korkum var, biraz biraz aştım ama çok rahatsız ediyor arkadaşım. bi de ortalık çok kötü kokuyor. giriş çıkış serbestliği konusunda pek sorun yaşamıyorum ama o da kesinlikle bi düzene sokulmalı. turnikeler aktif duruma getirilmeli, sonuçta eşimizi dostumuzuda aynı kimlikle sokarız. önemli olan alakasız ipsiz sapsız kimselerin girmemesi.
YanıtlaSilbi de buraya bu kadar yazmışızda, gerekli yerlere gidiyormu bu yazdıklarımız, bunları dikkate alanlar varmı, yoksa ne yapmalı, nerelere başvurmalı, bunla alakalı da bilgi verirseniz iyi olur, bu durumlardan şikayetçi olanlar hep beraber gerekeni yaparız.
Güvenlik yok gibi maalesef herkes rahatlık ile girebiliyor yurtların hali de belli bazı bayan arkadaşlarımız bile yurda okuldan olmayan erkek arkadaşlarını sürekli getirebiliyor erkek arkadaşlarımızda aynı şekilde bu rahatlığı kaybetmek istemem ama belli bir düzenleme gereklimi evet.
YanıtlaSilgeleceğin beyinleri kafına güldüm... hepiniz sıradansınız o üni sizi süper zeka yapmıyor...
YanıtlaSilSonuçta bu üniversitedeki öğrenciler, süper zeka olsun ya da olmasın geleceğin beyinleri. Sıradan olmak da beyin gerektirir, süper zeka olmak şart değil. Ki süper zeka olanların özellike Türkiye'de tam olarak ne kadar işe yaradığı da tartışılabilir...
Sil'Sıradansınız.' diyemezsiniz. Herkes Allah'ın kulu, bunu kastettiyseniz eyvallah. Ancak bir farklılığımız var ki buradayız. Bir fark var ki 199. en iyi üniversiteyiz. O yüzden Chomsky geliyor konuşuyor, bilmem neler oluyor. Evet hepimiz Allah'ın kuluyuz ama sıradan değiliz.
YanıtlaSilhayvanları istemeyenler çok madem birleşip yapsınlar bi hayır da kısırlaştırma projesi yapsınlar söylenip durucaklarına hayvanlara da iyilik olur. bi de güvenlik önlemleri hayli çok olan üniversiteler mi boğaziçi mi daha olaysız? güvenlik olsa silahlı saldırı olmicak mıydı? kapıda beklerdi yine yapıcağını yapardı. yanlışsam düzelt
YanıtlaSil