Yağmur Yağıyor, Seller Akıyor...


Bir Deli Oğuz, Sokaklarda Yürüyor…

Bu gece için 'Sel Uyarısı' vermiş meteoroloji ve haber kuruluşları da bu bilgiyi "Aman Sokağa Çıkmayın!" tarzı başlıklarla bizlerle paylaşmış.

Paylaşmış paylaşmasına da benim içimde inanılmaz derecede sağanak yağmur altında yürümek, sırımsıklam ıslanma isteği var. Bu gece belki bu isteğimi yerime getirebilirim. Ama endişe etmeyin sele kapılıp gitmem, buralar öyle sele kapılıp kaybolabileceğim yerler değil. Ki ben zaten kendimi çoktan kaybetmişim, bir de sele kapılsam ne çıkar…

Liseyi yatılı olarak Bursa’da okudum ben. Özellikle haftasonları herkes “şehre iner”, bense kendimi dağlara taşlara verirdim. Özellikle yağmurlu günlerde giyerdim kabanımı botumu, geçirirdim kafama beremi ve şakır şakır yağan yağmurun altında ayaklarımın götürdüğü yere hiç sorgusuz sualsiz giderdim. Yağmur akıp giderken benim de dertlerimi tasalarımı üzüntülerimi, kısacası tüm stressimi alır götürürdü. Okula geri döndüğümde kendimi inanılmaz hafiflemiş ve pek tatlı bir mutlulukla dolu hissederdim.

İstanbul'a geldim geleli, Bursa’daki gibi hafifletemiyorum kendimi ne yazık ki! Gerek İstanbul’un ve üniversitemin bana Bursa’dan ve liseden kat kat daha fazla kattığı stress yüzünden, gerekse hafiflemek adına kendimi dağlara taşlara verebilecek yerleri burada bulamadığımdan. İstanbul’un bu anlamda ciddi sıkıntısı var. Ne kadar giderseniz gidin, yine şehir yine şehir. Daha taşa kavuşmak için il sınırlarından çıkmak bile yeterli gelmiyor kimi zaman…

Ama bu sefer çıkacağım, bırakacağım kendimi yağmura... Alsın götürsün tüm karanlıklarımı diye...

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi Paylaştığınız İçin Teşekkürler...